3 Eylül 2014 Çarşamba
26 Ağustos 2014 Salı
Kartopu Tekniği
Kartopu Tekniği Nedir?
Fikirlerin gittikçe büyüyüp geliştiği, tüm öğrencilerin katılımını sağlayan, iş birliği içinde
çalışmayı öğreten bir tekniktir.
Daha fazla sayıda kişiyi kattıkça tartışmanın büyüğünü ifade
eder.
Kartopu Tekniğini Kullanmanın Faydalar
Herkesin katılımını gerektirir. Herkesin katılmasını sağlar.
Grup tartışmasındaki fikirlerin paylaşılması nedeniyle yeni fikirler ortaya çıkar.
Gruplar çekirdekten başladığından dolayı her öğrencinin aktiviteye katılımını sağlar.
Kartopu Tekniğinin Dezavantajları
Sınıfa hakim olmak zordur. Tartışmalar sırasında gürültü oluşur.
Aktif öğrenme tekniklerinin zorlukları bu teknik içinde geçerlidir.
Herkesin katılımını gerektirir. Herkesin katılmasını sağlar.
Grup tartışmasındaki fikirlerin paylaşılması nedeniyle yeni fikirler ortaya çıkar.
Gruplar çekirdekten başladığından dolayı her öğrencinin aktiviteye katılımını sağlar.
Kartopu Tekniğinin Dezavantajları
Sınıfa hakim olmak zordur. Tartışmalar sırasında gürültü oluşur.
Aktif öğrenme tekniklerinin zorlukları bu teknik içinde geçerlidir.
Kartopu Tekniği Nasıl Uygulanır?
Tartışma süresi belirlenir ve bu süreye sadık kalınır. Öğrenciye soru sorulur.
Tartışma konusu hakkında düşünür ve kendi görüşünü ortaya koyar.
Oluşturulan ikişerli gruplar daha sonra dörderli olarak birleştirilir.
Tartışma devam ederken dörderli gruplar birleştirilerek sekizerli grup haline getirilir.
Grupların tartışma sonuçlarını grup olarak sunmaları istenir.
Bu faaliyetten nasıl sonuç beklendiği konusunda net bilgiler verilir.
Kartopu Tekniğini Etkili Kılmak İçin Yapılması Gerekenler
Kartopunun nasıl büyüyeceğini sınıf mevcuduna göre karar verilmelidir.
Dengeli bir şekilde büyütülmelidir.
Öğrencilerinin birbirlerinin görüşlerine saygı göstermesini sağlamak gerekmektedir
14 Ağustos 2014 Perşembe
Metafizik Çağı
İki fiziki alem var. Birincisi bildiğimiz içinde yaşadığımız ortamı oluşturan, gözlerimizle gördüğümüz, ellerimizle dokunduğumuz alem. Fiziki alem. Bu aleme insanların cismin bölünebilen en küçük parçası olarak bildiği atomda dahil. İkincisini de, atomunda altında daha küçük parçacıklar oluşturuyor. Atom altı parçacıklar denilen kuarklar, nötrinolar ve düşünce enerjisini oluşturan fotonlardan meydana geliyor ki, fizik kurallarının geçerli olmadığı bu aleme fizik ötesi (metafizik) denilebilir.
Atom dahil atoma kadar fiziki aleme insan bilgisi büyük ölçüde ulaşabilmiş. Ve bu aleme hükmedebiliyor. Labaratuvarda inceleyebiliyor. Şekil verebiliyor. Sebep be sonuçlarını bilimsel kurallara bağlayabiliyor. Ama metafizik aleme ise insan henüz ilk adımı atmış durumunda. İşte bu aleme insan bilgisi ve beyni hükmedemiyor. Bu alemin olguları ve sonuçları büyük ölçüde "belirsizlik" sınırları içinde. Bir sistematiği yok.
Örnek olarak insan düşüncesini oluşturan enerji parçacıkları olan fotonlar aynı anda binlerce kilometre ötede ve yine aynı anda her yerde etkili olabiliyor.
İşte insan için fizik kuralları ile açıklanamayan "mucizeler" , zaman boyutlu, cinler, melekler gibi varlıklar ve kavramlar ve paralel evrenler bu alem kapsamı içerinde diyebiliriz.
Atom dahil atoma kadar fiziki aleme insan bilgisi büyük ölçüde ulaşabilmiş. Ve bu aleme hükmedebiliyor. Labaratuvarda inceleyebiliyor. Şekil verebiliyor. Sebep be sonuçlarını bilimsel kurallara bağlayabiliyor. Ama metafizik aleme ise insan henüz ilk adımı atmış durumunda. İşte bu aleme insan bilgisi ve beyni hükmedemiyor. Bu alemin olguları ve sonuçları büyük ölçüde "belirsizlik" sınırları içinde. Bir sistematiği yok.
Örnek olarak insan düşüncesini oluşturan enerji parçacıkları olan fotonlar aynı anda binlerce kilometre ötede ve yine aynı anda her yerde etkili olabiliyor.
İşte insan için fizik kuralları ile açıklanamayan "mucizeler" , zaman boyutlu, cinler, melekler gibi varlıklar ve kavramlar ve paralel evrenler bu alem kapsamı içerinde diyebiliriz.
Hayat Fizik Yasaları İle Açıklanabilir Mi?
Yaşamın temellerini temel fizik kanunları ile açıklamaya dair Schrödinger' in öne sürdüğü fikir, fizik yasalarının hayatı anlamlandırmada yetersiz kalacağıdır, çünkü hayat fizikçilerin uğraştığı bütün sistemlerden çok daha karmaşık bir yapıdır ve basit sistemleri inceleyerek ortaya çıkmış olan yasaların eldeki halleriyle canlılar dünyasında uygulanabilmesini beklemek de yanlış olacaktır.
Hayatın temelindeki bütün yapıtaşlarının her birinin fiziğin temel yasalarına uyacağı aşikardır; sonuçta bir protein molekülündeki azot atomu ile havadaki azot molekülünün yapısındaki azot atomları aynıdır, ancak bütün bu temel yapılarının bir araya gelerek oluşturduğu karmaşık sistemin içerisinde bizim bildiğimiz fizik yasalarının ötesinde yeni düzenler ve eğilimler keşfetmemiz de olasıdır.
Şu an da doğayı anlamlandırmamızda en temel yardımcımız olan istatiksel ve kuantum mekaniklerinin temellerinden sarsacak yeni mekanizmalar keşfetmeyi beklemiyoruz. Bu tıpkı, bütün ömrü boyunca buhar makinesiyle uğraşmış birisine elektrikli motoru takdim etmeniz gibidir; her ikisinde de kullanılan malzemedeki atomlar birbirlerinin aynısıdır fakat buhar makinesinde gözlemlediğiniz her şeyi elektrikli motorda gözlemlenmeyecek ve hatta daha önce hiç karşılaşmadığımız mekanizmalar farkedeceksinizdir.
Bütün bu benzetmeleri ve örnekleri kullanarak, Schrödinger hayatın "düzensizlikten düzen oluşturma" mekanizması ile ilerlediğini, oysa ki fizikçilerin genelde "düzensizlikten düzen oluşturma" ya daha alışkın olduğunu söylüyor ve bakış açımız ile araştırmalarımızı ilk mekanizmaya odaklamamız gerektiğini salık veriyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)